top of page
Öne Çıkan Yazılar

Sinan Tuncay'ın Minyatür Fotografları


Sinan Tuncay'ın 2015'de Musée de l’Elysée tarafından İsviçre'de düzenlenen "reGeneration3: Fotoğrafta Yeni Perspektifler" adlı sergiye dâhil olan Mahrem-i Umumî isimli projesi, çağdaş fotoğraf sanatıyla kolaj tekniğini minyatür sanatını yeni ve özgün bir üslupla bir araya getirmiş.


Sanatçı, Mahrem-i Umumî adlı fotoğraf projesini kendi internet sitesinde şöyle anlatıyor:


"Mahrem-i Umumî Türk kültürünün gelenek ve inançlarla şekillenen cinsiyet algısını, düğün töreninin hiyerarşik düzeni üzerinden ele alan 5 fotoğraflık bir seri. Minyatür Resmi olarak bilinen Osmanlı Resim Sanatı’nın ihtişamlı estetiğinden yola çıkan çalışma, emperyal otoriteyi resmeden titiz çizim tekniğini, ataerkil toplumu konu alan detaylı bir fotoğrafik kolaja dönüştürerek, bu görsel geleneğe çağdaş bir yaklaşım sunmayı amaçlıyor. Her sahne, çekilen fotoğraflar ve toplanan görsellerin bir bütününü oluştururken, her figür de, tek bir kadın ve erkeğe ait portrelerin farklı vücutlara yerleştirildiği birer eklektik klişeye dönüşüyor. Proje, Gelin Hamamı’yla açılıyor; bekaret kaybetme ritüeli olarak da bilinen Gerdek Gecesi ile sona eriyor. Bastırılmış cinsellik, serinin tam ortasında yer alan Gayri Meşru’nun müstehcen atmosferinde açığa çıkıyor; kendisini çevreleyen Adak ve Namaz sahnelerinin muhafazakarlığıyla adeta tezat oluşturuyor. Mahrem-i Umumî, kamuyla özeli iç içe geçirirken, fantazileşmiş kadın bekareti ve heteronormatif erkek imajı üzerinden toplumsal kabulün çelişkili kodlarına dair görsel bir okuma sunuyor."

Sinan Tuncay bu seriyi hazırlarken titiz bir çalışma sürdürmüş. Minyatür sanatının biçimsel özelliklerini fotoğraf sanatında bilgisayar temelli fotoğraf manipülasyonu ile yakalayan Tuncay, tıpkı farklı figür, nesne ve mekânları resmederken şablonlar kullanarak çalışan, dolayısıyla minyatürlerinde tekrar ve farklılığı bir arada yakalayan nakkaşlar gibi çalışarak (bu konuda Sezer Tansuğ'un Şenliknâme adlı eserine başvurabilirsiniz) aynı kadın ve erkek modellerin farklı postür ve kıyafetlerle fotoğraflarını çekmiş ve daha sonra bu fotoğrafları farklı anlatılar içerisine kolaj tekniğiyle yerleştirmiş. Fotomontajlarında sadece figür değil nesne ve mekânsal unsurlar da kullanan Tuncay'ın Mahrem-i Umumî adlı serisindeki işleri, hepsi grup hâlinde icra edilen, düğün, namaz, gelin hamamı gibi toplumsal ritüelleri tasvir etmiş.


Tuncay bu ritüelleri belgeleyen sahneleri fotoğraflarında minyatür üslubunda inşa ederken, minyatür sanatında olduğu gibi sahnenin genelini havadan görünüşüyle, figür ve nesneleri ise karşıdan ve yukarıdan görünüşleriyle montajlar, düz ve iki boyutluluğu vurgulanan bir zemin oluşturur, eş zamanlı olarak farklı perspektifleri kullanır, figür ve nesnelerin boyutlarını mesafeden bağımsız olarak belirler. Örneğin uzun düğün masasının üzerinde oynayan dansöz, masanın başına yakın oturan gelinle aynı boyutlardadır; figürlere karşıdan göründükleri şekilde yer verilirken masa ve üzerindekilere yukarıdan görünecek şekilde yer verilmiştir.


Orhan Pamuk'un Benim Adım Kırmızı adlı kitabında yer alan ve bir minyatürde tasvir edilmiş olan bir ağacın ağzından söylenen şu cümle Osmanlı minyatür sanatının hareket noktası olan tasvir mantığını ortaya koyar: "Ben bir ağacın kendisi değil, manası olmak istiyorum." Minyatürde yer alan bu ağaç, gerçek bir ağacın gerçekçi temsili değil, türünün üsluplaştırılmış ve sadeleştirilmiş özelliklerini taşıyan temsilî bir ağaçtır. İşte bu noktadan hareket ederek minyatürün üsluplaştırma mantığını fotoğraflarına taşıyan Tuncay, figürlerin karakteristik özelliklerini sınırlandırarak, maço gen. erkek, bekâr kız, davetkâr dansöz gibi Türk toplumunda klişeleşmiş insan tiplerinden oluşan bir görsel anlatı sunar. Bu figürler, tıpkı Orhan Pamuk'un ağacı için geçerli olduğu gibi, gerçek figürlerin gerçekçi temsilleri değil, toplumsal olarak hapsedildikleri kategorileri temsil eden figürlerdir. Tuncay, minyatürün bu üslup özelliğinden faydalanarak, toplumsal dogma, ön yargı ve normları hicveder.


Ayrıca Tuncay, 16. yüzyıl Osmanlı minyatürlerindeki yerleşim kurallarını kendi fotoğraflarında yeniden üretirken soylu karakterlerin yerine ailenin erkeklerini, dolayısıyla da "padişahın otoritesinin yerine ataerkil otorite"yi koyarak günümüzdeki aile yapısını ve ailenin içinde barındırdığı hiyerarşiyi sorguladığının altını çizer.


Tuncay'ın minyatür sanatının görsel ve üslupsal unsurlarını kullandığı başka işleri de bulunur. Bunlara aşağıdaki galeride göz atabilirsiniz.


* Sinan Tuncay, 1986 yılında İstanbul'da doğdu. Lisans eğitimini Sabancı Üniversitesi Görsel İletişim Tasarımı bölümünde tamamladıktan sonra, New York'taki Görsel Sanatlar Okulu'nda fotoğraf ve video üzerine yüksek lisans eğitimi gördü. Sezen Aksu'nun Vay isimli parçası için hazırladığı video, 18. Türkiye Müzik ve 39. Altın Kelebek Ödülleri'nde 2012'nin en iyi müzik videosu seçildi. 2013 yılında, 'Annem Evde Yok' isimli video enstalasyon projesi İstanbul Modern'deki 'Yakın Menzil' grup sergisi kapsamında sergilendi ve de ardından müzenin kalıcı koleksiyonuna dahil edildi. 'Mahrem-i Umumî' isimli projesiyle, 2015'de Musée de l’Elysée tarafından İsviçre'de düzenlenen 'reGeneration3: Fotoğrafta Yeni Perspektifler' isimli sergi projesine davet edilen 50 uluslararası sanatçıdan biri oldu. 'Üzgünüm Leyla' isimli ilk kişisel sergisini 2016'nın Nisan ayında New York'ta açan sanatçı, en son olarak New York Sanat Vakfı tarafından burs ile ödüllendirildi. Sinan, Türkiye'de C.A.M. Galeri tarafından temsil ediliyor. Fotoğraf ve video çalışmalarını New York'ta sürdürüyor.

Kaynaklar

www.sinantuncay.com

https://potd.pdnonline.com/2016/04/37743/#gallery-1

https://filthydreams.org/2016/05/04/i-want-to-be-its-meaning-sinan-tuncays-im-sorry-leyla/

Daha sonra tekrar deneyin
Yayınlanan yazıları burada göreceksiniz.
Yeni Yazılar
Etiketler
Henüz etiket yok.
Beni Takip Edin
  • Instagram Social Icon
  • Facebook Classic
  • YouTube Social  Icon
bottom of page