top of page
Öne Çıkan Yazılar

Nilay Özer, "Siir Elestirisine Taze Kan"

  • Nilay Özer
  • 10 Kas 2017
  • 3 dakikada okunur

* Aşağıdaki yazı, Nâzım Hikmet ve Sömürgecilik Karşıtlığının Poetikası başlıklı kitabım hakkında sevgili arkadaşım, değerli şair ve akademisyen Nilay Özer tarafından kaleme alınan bir inceleme yazısıdır. Yazı, 13 Kasım 2009 tarihinde Radikal Kitap'ın 452. sayısında yayımlanmıştır.

Şiir eleştirisine taze kan

Nilay Özer

Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatı Bölümü doktora öğrencilerinden Öykü Terzioğlu, yüksek lisans tezinden kitaplaştırdığı Nâzım Hikmet ve Sömürgecilik Karşıtlığının Poetikası’nda, Nâzım Hikmet’in, sömürgecilik karşıtlığı temasına dayanan Jokond ile Sİ-YA-U (1929), Benerci Kendini Niçin Öldürdü? (1932) ve Taranta Babu’ya Mektuplar (1935) adlı yapıtlarına odaklanıyor. Hilmi Yavuz’un sunuş yazısıyla başlayan kitap, üç bölümden oluşuyor.

Romana yakın şiirler! Nâzım Hikmet’in poetikasını belirlemeye yönelik bir çalışma, şairin dile getirdiği, okumalarının izi sürülerek saptanan ve yapıtlarının yönlendirdiği çok sayıda kavramla baş etmeyi gerektiriyor önce: Manzum roman, uzun şiir, dramatik şiir, edebi tür, polisiye, bilimsel yöntem, gazete dili, tarihsel anlatı, anı, günlük, haber metni, tiyatro bunlardan sadece birkaçı. Terzioğlu, bu kavramların çoğunu ele aldığı ilk bölümde edebi türleri irdeliyor ve Frederic Jameson’ın, ‘edebî kurumlar’ dediği, “yazar ve belirli bir okur kitlesi arasında, işlevi, eserlerin doğru değerlendirilmesi için okura kimi işaretler sunmak olan bir tür toplumsal kontrat” olarak gördüğü türlerin tarihsel gelişimine, Avrupa ve Türk edebiyatında şiir, düzyazı ve roman arasında değişen dengelere bakıyor. Şiirin belli dönemlere kadar başat tür oluşu, zamanla düzyazı türlerin gölgesinde kalışı ve Avrupa edebiyatında Eliot ve Pound, Türk edebiyatında Nâzım Hikmet tarafından şiire düzyazı türlerin özelliklerinin tekrar kazandırılışıyla ortaya yeni bir okuma kontratı çıkıyor. Nâzım Hikmet’in, Orkestra, San’at Telakkisi gibi, manifesto niteliği taşıyan şiirlerinin de bulunduğu 835 Satır’ın adında, ‘dize’ ya da ‘mısra’ değil de düzyazıya ait ‘satır’ sözcüğünün kullanılmasına dikkat çekiliyor ve şairin, ‘roman olma iddiasındaki şiirleri’, Mikhail Bakhtin’in, romanın hükümranlık sürdüğü bir çağda diğer türlerin hemen hepsinin az çok romanlaştığı düşüncesinden yola çıkılarak değerlendiriliyor.

Terzioğlu, Nâzım Hikmet’in şiirlerinde kurmaca karakterlerin durumlarını inceliyor ve yazarın düşüncelerinin kuklaları olma ya da kendi iradelerinin bulunması bağlamında, Bahktin’in romana ait bir özellik olarak gördüğü çoksesliliği tartışıyor. Bu inceleme sonucunda Jokond İle Sİ-YA-U'da karakterlerin ‘yazar’a itaat etmesi yüzünden çok seslilikten bahsedilemeyeceğini ve sınırlı bir romanlaşma olduğunu, Benerci Kendini Niçin Öldürdü?’ye ve Taranta Babu’ya Mektuplar’a ise, ‘yazar’a karşı gelen karakterlerin bulunmasından ve farklı hakikatlerin çatışmasından dolayı çoksesli ve romanlaşmış yapıtlar olarak bakabileceğimizi görüyoruz. İlk bölümde, üst sınıflarla işçi sınıfı arasındaki çatışmanın, sömürgecilik karşıtlığının işlenebilmesi için şiirin romanlaşmak zorunda olduğu görüşünden yola çıkan yazar, ikinci bölümde, Nâzım Hikmet’in bu yapıtlarında mizah yoluyla sembolik bir devrim gerçekleştirdiğini ileri sürüyor. Metinlerarasılık, ironi, grotesk şairin mizah bağlamında başarıyla kullandığı teknikler ve Terzioğlu, bu tekniklerin her birini örnekleyip çözümleyerek gösteriyor. Kitabın, Alternatif Bir Tarih Anlatısı başlıklı sonuç bölümünde, incelenen üç kitabın da bitmemişliği vurgulanıyor. Bitmemişlik, anlatılanların alternatifinin de yazılabileceğini ima ediyor. Terzioğlu’nun kayıp, eksik ya da henüz yazılmamış metinler konusunda Jale Parla’dan alıntıladığı haliyle, “bu metinler ‘okurla yazarın özdeşleştiği yerdir, çünkü anlatılan öykünün alternatifi, yazılmamışı, yazılabilecek olanıdır.” Terzioğlu’na göre Nâzım Hikmet bu metinleri eksik bırakarak okuru, kurmaca karakterlerin başlattığı alternatif tarih yazımına davet eder. Şairin, sosyalist dünya görüşüne dayalı maddeci tarih anlayışı şiirin romanlaşması yoluyla metinlerde temsil edilir.

Öykü Terzioğlu bu çalışmasıyla şiir eleştirisine taze kan getiriyor; ancak birkaç noktada itirazlar belirebilir. Mesela, Türkçe şiirdeki yol ayrımına bakılırken ikili karşıtlıklar oluşturuluyor ve saf şiiri temsil eden Yahya Kemal ile Ahmet Haşim’in karşısına düzyazısal şiiri temsil eden Nâzım Hikmet konuluyor. İkili karşıtlıklarla düşünmenin sakıncaları bir yana, anlatı özelliği taşıyan şiir için Nâzım Hikmet’ten öncesi var. İncelenen üç yapıt; anlatı şiir, uzun şiir, dramatik şiir çevresindeki kuramsal yaklaşımlarla değil, önermelerinin doğruluğu çokça tartışılmayan roman kuramcısı Bakhtin’in yaklaşımlarıyla ele alınıyor.

NÂZIM HİKMET VE SÖMÜRGECİLİK KARŞITLIĞININ POETİKASI

Öykü Terzioğlu

Phoenix Yayınevi

2009

208 sayfa, 11 TL.

Comments


Daha sonra tekrar deneyin
Yayınlanan yazıları burada göreceksiniz.
Yeni Yazılar
Etiketler
Beni Takip Edin
  • Instagram Social Icon
  • Facebook Classic
  • YouTube Social  Icon

© 2017 Öykü Terzioğlu Özer. 

bottom of page